25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü(violence against women). Sevgili okuyucularımız, bugün 25 kasım kadına yönelik şiddetin uluslar arası mücadele günü olarak ilan edildi. 1999 yılında kadına yönelik şiddete karşı toplumda farkındalık yaratmak amacıyla BM genel kurulu tarafından ilan edilen bir gündür. Yıllardır bu kadına yönelik şiddet için savaş veriliyor, aslında şiddet sadece kadına karşı değil maalesef, çocuğa karşı, yaşlılara karşı, engellilere karşı, hayvanlara karşı da uygulanıyor.
Tabi ki sadece fiziksel değil sözlü şiddete de maruz kalıyoruz, bazen kendini haklı gören patron, bazen bir müdür, bazen de kendini herkes den üstün gören bir vatandaş olabiliyor. Bu şiddeti uygulamak için her zaman kendilerini haklı bulacak sebepleri var. Kendisi gibi düşünmeyen, dini görüşü farklı olan kişilere karşı bile şiddet olabiliyor. Ya onun hoşuna gitmeyecek şekilde giyinmiştir, ya da onun istemediği şekilde konuşmuştur. Gibi, gibi birçok şey sıralayabiliriz. Yani kendini koruyamayacak, karşılık veremeyecek ve hatta sesini bile çıkaramayacak kişiler şiddete maruz kalıyor. Kadın Olarak Neden Hep ikinci Plandayız?
Bu mağduriyeti önlemek için birçok yasal uygulamalar var. Örneğin KADES uygulaması bu uygulamalardan birisi Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan acil müdahale uygulamasıdır. Bu uygulamayı akıllı telefonlarınıza indirip acil durumda direkt emniyete ulaşabiliyorsunuz. Diğer bir uygulama ise elektronik kelepçe uygulamasıdır. Bunun gibi birçok yasal uygulama bulunmaktadır. Ama bunların hiçbiri kadına karşı şiddeti azaltmıyor maalesef. Ama benim kanaatim asıl problemin aile içinde başladığı ve bunun için toplumun en küçük yapı taşı olan ailede çocuk yetiştirmenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hep birlikte anlıyoruz.
Çocuk yetiştirirken nelere dikkat etmeliyiz? evde nasıl bir eğitim vermeliyiz? Hatayı nerde yapıyoruz? Bunlara bakmak lazım tabi ki hiç kimse çocuğunun kötü bir insan olmasını istemez ama çocuk yetiştirirken farkına varmadan yapılan hatalar çocuklarımızın hayatını şekillendiriyor iyi ve kötü birer bireyler haline getiriyor. Ben bir uzman değilim, pedagog hiç değilim ama anne adayıyım ve kadınım, özellikle erkek çocuklarımızı yetiştirirken onları kız çocuklarından üstünmüş gibi yetiştirmemeliyiz. Kız ve erkek çocuklara aynı görevleri vermeliyiz, sen kızsın abinin suyunu getir veya erkek kardeşinin tabağını kaldır kısacası ev işlerini eşit derecede öğretmeliyiz.Sen erkeksin bulaşık yıkayamazsın, erkekler ev süpürmez gibi sözleri erkek çocuklarımıza söylememeliyiz.
Ayrıca erkek çocuklarının kendine babayı örnek aldığını da unutmamalıyız, çocuklar tıpkı bir kamera gibi biz farkına bile varmadan her şeyi hafızalarına kayıt ediyorlar, o yüzden evdeki baba rolü çok önemli babanın anneye karşı davranışı, babanın anneye yardımı ve babanın çocuğa karşı yaklaşımı hatta var ise evdeki babaanne, dede gibi büyüklere yaklaşımları da önemlidir. Sokağa çıktığımızda sokak hayvanlarına karşı, doğaya karşı yaklaşımımız da çok önemli, kısacası çocuklarımıza örnek rol modeli olmalıyız.
Sosyal medyanın da gençler ve çocuklar üzerindeki olumsuz etkileri asla yadsınamaz. Maalesef televizyon da seyrettiğimiz sabah kuşağından başlayıp akşam seyrettiğimiz dizilere kadar ne kadar olumsuz şeyler varsa, aslında bizden olmayan şeyler seyrediyoruz. Yemek yarışması, moda yarışması ve isim bile veremediğim yarışma adı altında yapılan Reality şovlar.
Hep bir tartışma, bir kavga içerisinde geçen programlar. Ve tabi ki dizi diye yayınlanan programlar asla Türk toplumunun örfünü, adetini yansıtmayan çok lüks hayatlar yaşan ve bu yaşantının da olamayacak. Absürt ilişkiler ahlaki boyutu olmayan saçma sapan sürekli şiddeti mazur gösteren öldürmenin bile hak olduğu empoze eden diziler. Yıllar önce oynayan arkası yarın Brezilya dizileri bile daha ahlaklıydı galiba. Tabi ki bu yazdıklarım yüzünden bu kadar şiddete eğilimli değiliz, ama bunlarında birer etken olduğunu kimse inkar edemez.
Antalya da yaşayan birisi olarak al yazmalı anıtından bahsetmesem olmaz.2012 yılında kadına şiddete dikkat çekmek ve birazda olsa önlemek için yapılmıştır, özellikle de töre cinayetine kurban giden kadınlara ithaf ediliyor. Al yazma şeklinde yapılan anıt 6 metre yüksekliğinde ve 100 metre kare alana yapılmıştır. heykeltraş Prof. Meriç HIZAL tarafından yapılan anıt boş bir yazma şeklinde yapılarak öldürülen kadının boş yazmasını anlatıyor. Anıtın renginin kırmızı olması dökülen kanları temsil ediyor. Ve anıtın üzerinde ölen 460 kadının adı ve soy adı yazıyor.
Adları anıtın üzerine delikler açılarak yazılmış, anıtın içerine girildiği zaman güneş ışığı o deliklerden yazılan isimleri anıtın içine giren insanın üzerine ışık gibi kadınların isimleri düşüyor. Bur da ise heykel traş mesaj olarak vermek istediği bu utancı herkesin üzerinde taşımasını temsili olarak yapmaya çalışmış. Bu güzel anıtı da sizlerle paylaşmak istedim.
Ve sonuç olarak çocuklarımıza öğüt vererek güzel ahlakı öğretemeyiz, ama güzel yaşayarak güzel örnek olabiliriz. Mutlu, huzurlu, birbirine saygı ve sevgi duyan bir ailede büyüyen çocuk hiçbir canlıya zarar veremez.
İstanbul Tuzla Viaport’ta Hangi Mağazalar Var? İstanbul Tuzla Viaport’ta Hangi Mağazalar Var? İstanbul’un Tuzla ilçesinde…
Tuzla Kitap Günleri: 83 Yayınevi ve 400’ün Üzerinde Etkinlik Kitapseverleri Bekliyor Tuzla Kitap Günleri başlıyor...…
Boşaltım Sistemi Organları ve Görevleri Nelerdir? Boşaltım Sistemi Organları ve Görevleri Nelerdir? Boşaltım sistemi, vücudumuzun…
Mesane kanseri belirtileri nelerdir Mesane kanseri belirtileri nelerdir? Bugün sizlerle günümüzde özellikle erkeklerde sıkça rastlanılmaya…
2025 Yılı Asgari Ücret Ne Olur? 2025 Yılı Asgari Ücret Ne Olur? Asgari ücret nedir?…
Tuzla Kaplıcaları Tuzla kaplıcaları günübirlik tesisleri yorumları; Ülkemizin sahip olduğu önemli sağlık merkezlerinden biri olup…