Farklı olmak Nedir?
Farklı olmak Nedir? Uyumsuz, marjinal, değişik, çıkıntı gibi sıfatların her gün yüzünüze haykırılması mı? Anormal ve hasta olmak mı? Yoksa sadece alışılagelenden farklı olmak mı? Farklı olmak iyi midir, kötü müdür, faydalı mıdır, sanat icra etmenin arkasındaki temel güç veya sosyal hayata katılmamızı zorlaştıran bir etken midir?
Farklıyı anlamak için önce aynının tanımını yapmak gerek. Aynı olmak bir bütünü oluşturan tüm parçalara uyum sağlamak, onlara benzemek ve/ veya onlara eş olmak demektir. Sürünün bir parçası olmak veya herkesleşmektir kısacası. Kimisi zaten ‘aynı’ doğar, kimi böyle yetişir, kimi de toplum tarafından törpülenerek başkaları gibi olmayı öğrenir. Toplumun bizi oturtmak istediği bir kalıp, sokmak istediği bir kutu var. Kişi isterse bunu reddeder, isterse kabul edip hayatına bu şekilde devam eder ama sonuç olarak kutu kutudur.
FARKLI OLMAK VE TOPLUM
Farklı olmak faydalı mıdır? Bu farkımızın ne olduğuna göre değişir elbet ama kişiye pek çok zorluğu beraberinde getireceği muhakkak. Farklılıkları tehdit olarak görüp ötekileştiren bir düzende yaşıyoruz çünkü. Bizden olmayanı, bizim gibi olmayanı asla aramıza almayarak yapıyoruz bunu. Farklı olana hoşgörümüz sadece karşı taraf mahcup olursa, bizden aşağı olduğunu kabul edip bir köşesine çekilirse var oluyor ve hiçbir zaman hoşgörü kavramından saygı kavramına geçemiyoruz. ‘Saygı duymak’ sa zaten günümüzde sadece güçlü olanı korumaya yönelik bir davranış biçimi.
Bu gibi durumlar sonucu farklı olmak en başta kişinin kendisini kötü hissetmesine yol açıyor. Çünkü hepimiz bir şekilde kabul görmek, sevilmek, anlaşılmak ve aidiyet hissetmek istiyoruz. Kabul görmemiş, reddedilmiş, dışlanmış olmak kişiyi bir süre sonra çok özgür, çok yalnız hissetmeye, devamlı kendini sorgulamaya veyahut tam tersi narsisist eğilimler göstermeye itiyor. Farklı olmak korkumuz tam da burada yatıyor; dışlanmış olmak.
Kendimize yeteri kadar güvenimiz olmadığı için genelden farklı yaşama, farklı konuşma farklı düşünme cesareti gösteremiyoruz, bunun fazlasıyla kibirli bir tavır olduğunu düşünüyor, kendimizde kabul gören şeye karşı çıkma veya buna bir alternatif sunma yüceliğini görmüyoruz. Sırf bu yüzden ‘ya ben yanlışsam’ korkusuyla devamlı kendimizi törpülüyoruz, olmak istediğimiz kişi olamıyor, yapmak istediklerimizi yapamıyoruz.
Yaşamak istediğimiz hayatı yaşayamıyoruz, devamlı kendimizden taviz verince de en sonunda bir başkasına dönüşüyor, herkesleşiyor ve kendimizi tanıyamaz hale geliyoruz. Yalnız kalıyoruz, dışarıdan gören biri bunun bizim tercihimiz olduğunu düşünüyor, oysaki terk edildiğimiz o yalnızlık içinde yaşamayı öğreniyoruz sadece. Bir gün farklılıklara saygı duyulan bir toplumda kabul görmek dileğiyle…
Dikkatiniz çekebilecek yazılarımız; Tarih ilminden ders almak!
Yorumlar kapalı.