Ekonomik Büyüme Kavramı Nedir?
Ekonomik Büyüme Kavramı ; Büyümeyi, ekonomik hayatın temel verilerinden olan iş gücü, doğal kaynaklar ve teçhizat gibi kalemlerde kişi başına düşen gelirin önceki seneye göre daha fazla olacak şekilde durmadan artması şeklinde açıklayabiliriz.
Bu tanımda da dikkatimizi çektiği gibi kişi başına gelirde oluşan bir yükselmenin büyüme şeklinde tanımlanabilmesi için, sürekli olması koşulu aranır. Bu nedenle büyümeyi kısa dönemli ve durağan şekilde değerlendirmemiz gerekir. Büyüme, uzun dönemli ve değişken bir olgudur.
Büyümenin süreklilik gösterebilmesi için ekonomik büyümeyi gerçekleştiren üç faaliyetten bahsedebiliriz. Bunlardan ilki, beşeri sermaye yatırımlarıdır. Beşeri sermaye yatırımlarını eğitim, sağlık ve beslenme harcamaları olarak tanımlayabiliriz.
Ekonomik büyüme, bir ülkenin sürekli olarak daha fazla mal ve hizmet üretmesi sonucu ortaya çıkan gelişmeyi tanımlar. Bu büyüme, ülkenin toplam ekonomik aktivitesini ve içindeki insanların hayat standardını artırarak ölçülür.
Ekonomik büyüme, ülkenin üretim potansiyelini artırmasını ve bu potansiyeli daha verimli kullanmasını ifade eder. Bu büyüme, ülkenin milli gelirin artması, işsizlik oranının azalması, düşük gelirli insanların hayat standardının yükselmesi gibi konuları içerir.
Ekonomik büyüme, bir ülkenin rekabet gücünü artırarak, dünya piyasalarında daha etkin bir rol oynaymasını ve dış ticareti teşvik etmesini sağlar. Bununla birlikte, ekonomik büyüme, aynı zamanda çevre ve sosyal konulara negatif etkiler de oluşturabilir. Bu nedenle, bir ülkenin ekonomik büyümesinin sürdürülebilir olması için ekonomik, çevresel ve sosyal faktörlerin dengeli bir şekilde ele alınması gerekir.
Ekonomik büyüme, bir ülkenin sosyal ve ekonomik refahını artırmak için birçok yolu vardır. Bunlar arasında, ekonomik reformlar, yatırım ve teknolojik gelişmeler, vergi düzenlemeleri, çalışma piyasasının esnekleşmesi gibi faktörler bulunabilir. Ekonomik büyüme, uzun vadeli bir süreçtir ve sürekli bir şekilde desteklenmesi gerekir.
Ekonomik Büyüme Kavramı
Teknolojik gelişmeler sonucu verimlilik artışının sağlanabilmesi için beşeri sermaye çok önemlidir. Bireyler, yaparak öğrenme(learning-by-doing) yolu ile alanlarında uzmanlaşırlar ve becerilerini geliştirirler. Bu sayede teknolojik gelişme ve verimlilik artışı meydana gelir ve bu durum, daha fazla çıktı elde etmeye olanak tanır.
İkincisi ise, tasarruf ve yeni sermaye yatırımlarıdır. Bireylerin ürettiği üretim araçlarının tümüne sermaye denir. Sanayi tipi mutfak ekipmanları üretimi yapan bir fabrika ve jeotermal enerji santralleri sermaye niteliğindeki üretim faktörlerine birer örnek verilebilir. Büyüme üzerinde araştırmalar yapan iktisatçılar büyüme ve kalkınmanın ana kaynağı olarak sermaye birikimini kabul etmektedirler.
Ekonomik büyüme ile ekonomik kalkınma arasındaki farklar nelerdir?
Ekonomik büyüme hedefine sahip bir ülkenin, ulusal gelirden yüksek miktarlarda tasarruf edip yatırımlara yönelmesi gerekir. Son olarak yeni teknolojilerin bulunması çok önemlidir.
Buluşlar, ileri teknolojilerin ve yeni ürünlerin uygulamaya konması, verimlilik artışı ve üretim artışı olarak geri döner. Emek başına kullanılan sermayenin artışı ve ileri teknolojili makine ve teçhizatlarının kullanılması sonucunda bugünkü emeğin verimliliği, otuz yıl önceki emeğin verimliliğinden fazladır.
Ekonomik Büyüme Modellerinde Ar-Ge ve İnovasyon
Bu bölümde Ar-Ge ve inovasyon odaklı büyüme modellerinden; Solow, Arrow ve Lucas modelleri anlatılacaktır.
Solow Büyüme Modeli
Büyümenin kaynağının ne olduğuna yönelik düşünceler sonucunda yeni büyüme modelleri ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu yeni büyüme modellerinde, teknolojik inovasyonların içsel değişkenlerle belirlendiği savunulur. Büyümenin kaynağı olan teknolojik ilerleme, eski büyüme modellerinde “artık” kabul edilirdi.
Solow tarafından 1956 yılında geliştirilen model, aynı zamanda istihdam yaratan ve oldukça basit varsayımlara dayanan neo klasik büyüme teorisinin temelini oluşturmuştur. Bu modelde; popülasyon artışı, sermaye stoku artışı ve teknolojik ilerme hızlarının toplamı sermaye stokunu verir. Nüfustaki artış ve teknolojik ilerleme büyümeyi devam ettiren dışsal etkenlerdendir.
Sabit bir artış hızına sahip teknik ilerleme olmadığı taktirde sermayenin marjinal getirisi azalır ve emeğin çoğalmasına neden olan teknik ilerleme ve nüfus artışı durur. Uzun dönemde yatırımlar teşvik edilemez. Modelde teknolojik ilerlemenin ne şekilde gerçekleştirileceği 36 önceki emeğin verimliliğinden fazladır. açıklanmamıştır.
Arrow “Yaparak Öğrenme” Modeli
Arrow, 1962 senesinde yayınladığı “The Economic Implications of Learning by Doing” isimli makalede “yaparak öğrenme” kavramını kavramı ile birlikte ekonomik büyüme teorisine katkıda bulunmuştur. Bu kavram üretim maliyetlerinin azaltılması, kalitenin artırlması ve üretim zamanının kısalması ile yakından ilgilidir.
Yaparak öğrenme, işgücü ve iş sürecinin bir fonksiyonudur. Bu bağlam içinde, üretim yapan firmalar zaman geçtikçe işi daha iyi öğrenir, maliyetlerini düşürür ve ürünleri geliştirip yeni ürünlerin ortaya çıkmasını sağlar.
Lucas Büyüme Modeli
Lucas, 1988 senesinde yayınladığı “On the Mechanics of Economic Development” adlı makalede beşeri sermaye kavramına dikkat çekmiştir. Beşeri sermayenin ekonomik büyümeyle ilişkini ele almıştır. Lucas çalışmasında özellikle teknolojik gelişme, fiziksel ve beşeri sermaye konularına yoğunlaşmıştır.
Beşeri sermaye aracılığıyla teknolojinin oluşturduğu ekonomik büyüme sürecini şöyle açıklar. Örneğin, önceden iki işçinin yapabildiği bir iş olsun, teknolojik gelişme ile bu işi artık sadece bir işçi çalıştırarak yaptığımızı düşünelim. Bu durum üretkenliği artırmış ve ekonomik büyümeye katkı sağlamıştır. Yetenek kazandırılmış ve eğitilmiş işgücü, yani beşeri sermaye, yeni teknolojilerin tamamlayıcısıdır ve büyümenin lokomotifidir.
Yorumlar kapalı.