Kulakçık Kasılması Nedir Neden Olur?
Kulakçık Kasılması Nedir Neden Olur? Üst kısımda bulunan boşluklar kulakçık, alt kısımda bulunan boşluklar ise karıncık şeklinde adlandırılıyor. Karıncık ve kulakçıkların arasında, kanın düzenli olarak geçiş yapmasını sağlayacak kapakçıklar yer alır. Kalbimizin sağ kısmı oksijenden fakir kanın akciğerlere iletilmesi ile görevliyken, kalbin sol kısmı ise akciğerlerden gelmekte olan oksijenden zengin kanın vücudumuzun diğer alanlarına pompalanması görevini üstlenmektedir. Kalp temel şekilde, perikard, myokard ve endokard isimleri bulunan üç bölümde inceleniyor. Bunları şu şekilde açıklayabiliriz:
- Perikard: Kalbin en dış kısmında bulunan koruyucu zar tabakadır. Kalp ile arasında yer alan ince boşlukta sıvı bulunmaktadır. Zar ile kalp dokusunun arasında var olan sıvı, kalbin çalışması ile ortaya çıkan sürtünmeyi azaltma ve kalbi dış etkilerden koruma özelliklerini içerir.
- Myokard: Kalbin kas dokusunu myokard şeklinde ifade ederiz. Orta tabakayı oluşturmakta olan myokard dokusu kasılma ile kanın diğer organlara pompalanma işlevini gerçekleştirir.
- Endokard: İnce bir bağ dokusuna sahip olan endokard tabakası, myokardın iç yüzeyini kaplayan bir tabakadır.
Kalbe gelen kan ilk olarak kulakçıklara ulaşır. Kulakçığın kasılması sonrasında karıncık ve kulakçık arasında yer alan kapak açılarak kulakçıkta bulunan kan karıncığa geçiş yapar. Karıncıktaki kan, kalbin kuvvetli olarak kasılma gerçekleştirmesi ile büyük damarlara geçer. Kalbe gelmekte olan kanı akciğerlere ve vücudumuzun diğer alanlarına ulaşmasını sağlayan damarların yanı sıra kalp hücrelerinde oksijen ve besin desteğini sağlayan kalbe ait damarlar da bulunur. Bu damarlar ise koroner arter (damar) şeklinde isimlendirilmiştir.
Myokard, kalbin kasılması ile birlikle kanın pompalanmasını sağlayan kas dokusunu ifade etmektedir. Infarktüs ise bir dokunun yeteri oksijen almamasından ötürü geri döndürülmesi mümkün olmayacak şekilde zarar görmesi olarak tanımlanır. Kalp krizi, bütün dünyada ölüm sebepleri arasında en önde gelen bir durum olarak karşımıza çıkar.
Kalp Krizi Risk Faktörleri Nelerdir?
Birbirinden farklı risk faktörleri kalp krizi ile karşı karşıya gelmeye zemin hazırlayabiliyor. Kalp Krizi Nedir? Bu risk faktörlerini şu şekilde sıralayabiliriz:
- Sigara kullanılması,
- İleri yaşa sahip olunması (erkekler için 45, kadınlar için 55 yaşlarında daha sık rastlanır.),
- Hipertansiyon (Yüksek kan basıncının bulunması),
- Kan dolaşımı esnasında yer alan yağ yapıdaki maddelerin artış göstermesi (LDL kolesterol ve trigliseritler),
- Şeker hastalığının bulunması (Diabetes mellitus),
- Abdominal obezite (Bel-kalça oranlarının erkekler de 0.90, kadınlarda ise 0.85’in üstünde bulunması.),
- Stres, depresyon gibi psikolojik faktörlerle iç içe olmak,
- Yeteri sebze ve meyve tüketmemek,
- Fiziksel aktivite de eksikliklerin olması,
- Aile içerisinde kalp krizi ile karşılaşan kişilerin yer alması.
Kalp Krizi Nedenleri Nelerdir?
Kalp krizleri genel olarak, kalbin oksijen ve besin desteğini sağlamak ile görevli koroner arterlerde (damarlarda) ortaya çıkan sorunlardan kaynaklanmaktadır. Koroner damarların birçok sebepler ile tıkanma yaşaması sonucu kalbin bir kısmına kan akımı durur ve bu durum o alanda bulunan kas dokusunun ölmesi ile sonuçlandırılır.
Koroner damarların tıkanma gerçekleştirmesi daha çok damar duvarında yağ yapıda bulunan maddelerin (kolesterol) birikmesi ile meydana gelir ve bu birikimden ötürü damarlarda daralma oluşması “ateroskleroz” şeklinde isimlendirilir. Ateroskleroz haricinde küçük damarların iltihaplanmasıyla seyir gösteren hastalıklarda, kokain kullanıldığı esnada, damar anormal durumlarında, damarların emboliye bağlı şekilde tıkanma yaşamasının sonrasında da kalp krizi ile karşılaşılır.
Hipertroidizm ve anemi gibi vücudumuzda oksijene olan ihtiyacın artış gösterdiği durumlarda kalp oldukça fazla çalışma gerçekleştirerek bu ihtiyacı dengelemek ister. Kalp çalışması için gösterilen talep artışı da kalp krizini meydana getirebiliyor.
Kalp Krizi Belirtileri Nelerdir?
Kalp krizi esnasında vücutlarımızda çeşitli belirtiler ortaya çıkar. Bu belirtileri şu şekilde sıralayabiliriz:
- Göğüs kısmındaki baskı, ağrı, rahatsızlık, yanma ya da sıkışma hissetmek gibi belirtiler kalp krizi yaşandığı sırada ortaya çıkabilir. Bu durum ise anjina pektoris şeklinde isimlendirilir. Bu hisler 20 dakikadan fazla devam edebilir.
- Çene hizası ile başlayıp omuz ve kolu da kapsamakta olan alanda ağrı ve uyuşma gibi belirtiler kalp krizini haber verdiğinden dikkat etmek gerekir.
- Nefes darlığı veya nefes almada sıkıntı yaşama kalp krizi anında orta çıkan bir diğer belirti olarak bilinir.
- Terleme, bulantı, kusma, öksürme, boğulduğunu hissetme, kalp atışlarında düzensizlik, baş dönmesi, endişe hissetmek, sersemlik gibi durumlar da kalp krizi meydana gelirken karşılaşılan belirtilerdendir.
Kalp Krizi Tanısı Nasıldır?
Kalp krizi tanısında birçok kriter belirlenmiştir. Bu kriterler içerisinden en az iki tanesi görülmesi tanısal şekilde değerli kabul etmektedir. Tanı için belirlenen kriterler şu şekildedir:
- Kalp krizi belirtilerinin var olması,
- EKG (elektrokardiyogram) değişimleri,
- Görüntüleme yöntemleri kullanılarak kalp duvarında meydana gelen hareket bozukluklarını fark etmek,
- Anjiografi (damar görüntülemesi) ya da otopsi anında koroner damarlarda pıhtının fark edilmesi.
Göğüs ağrısı şikâyeti ile sağlık kuruluşlarına başvuruda bulunan bütün hastalar sık aralıklar ile EKG ile değerlendirilmektedir. EKG uygulaması, göğsün üstüne yerleştirilmiş elektrotlar ile kalbin çalışmadaki düzenini ve hızını bizlere bildiren tanı aracıdır. Özellikle kadınlarda meydana gelen kalp krizi anında göğüs ağrısı bazı kişilerde belirtiler arasında yer almaz.
Kalp krizi tanısı için laboratuvar incelemesinde kas hücrelerinde yer alan ve troponin şeklinde adlandırılan bir belirtecin kan dolaşımı düzeyinden faydalanılabilir. Kan testleri yardımı ile kan damarlarında zararlı etkiye sahip yağ ve protein yapıdaki maddelerin analizi de yapılabilir. Kalp yapılarının değerlendirilmesinde ekokardiyografiden ve damarlar ile ilgili problemlerin tespitine yönelik olarak da hekim tarafından uygun görülen durumlarda, anjiografi işlemi gerçekleştirilebilir.
Kalp Krizi Tedavisi Nasıldır?
Gelişmekte olan tedavi imkanlarına rağmen kalp krizi, yüksek ölüm oranına sahip olan bir rahatsızlık olup yaşanan ölümlerin genel olarak sağlık kuruluşlarına gelmeden gerçekleştiği tespit edilen bir durumdur. Bu sebeple belirtilere karşı dikkat etmeli ve fark edilmesi ile en yakın sağlık kuruluşlarına başvuru yaparak tıbbi yardım talep edilmelidir.
Kalp krizine ait belirtiler ile karşılaşanların acil servislere başvuru yapması ile tedaviye hızlı şekilde başlanır. Kişilerin kan oksijen değerleri ölçümleri yapılarak oksijen desteği verilir. Ağrısı yüksek olan kişiler için çeşitli opioid ağrı kesicilerden faydalanılır.
Kalp krizi tedavisinde temel amaç kalbi beslemekle görevli damarlarda oluşan sorun doğrultusunda tıkalı bölgenin açılarak o bölgeye kan akışını acil şekilde tekrar sağlamaktır. Bu amaç göz önünde bulundurulduğunda PCI şeklinde isimlendirilen damarların içerisine giriş yapılarak müdahale edilir ya da pıhtı çözen ilaçların kullanılması gibi yöntemlere başvurulur.
Avrupa ülkeleri yaptığı çalışmalar ile kalp krizinden ambulansla hastaneye ulaştırılan kişilerde taşıma anında pıhtı çözücü ilaçları kullanmak kalp krizine bağlı ölümlerin azaldığını tespit etmiştir. Kalp krizi yaşayan kişiler yalnızca atak esnasında değil devam eden süreçte de (özellikle de ilk 1 yıl) riski sürdürür. Atak sonrasında oluşan risk düzeyinde ki en temel faktör kalp kasında ne kadar zarar meydana geldiği ve bu hasarın kanın pompalanmasında nasıl bir etki meydana getirdiğidir.
Şeker hastalığı yaşamak, ileri yaş düzeyi, kalp yetmezliği gibi durumlarda hastalık seyrini kötü etkileyebilir. Bu sebep iyileşme sürecindeki kişilerde riski azaltabilmek için beslenmeye dikkat etmek, egzersiz yapmak ve stres yönetimleri gibi uygulamalar yeni atak risklerini aza indirebilmek adına hekim tarafından önerilen uygulamalardır. Kulakçık Kasılması Nedir Neden Olur? Başlıklı makalemizde anlatmaya çalıştık.
Bunların yanı sıra sigarayı bırakmak, kan basıncı, vücut ağırlığı ve kan şekeri kontrollerinin kalp krizini önlemede önemli oldukları konusunda hastalar bilinçlendirilmelidir.
Yorumlar kapalı.