NATO

NATO üye ülkeleri
NATO kurucu üyeler

Nato

NATO; Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) 1948 yılında kurucu anlaşması hazırlanmış olup 1949 yılında aktif olarak faaliyete geçmiş bir kolektif savunma örgütüdür. Örgütün kuruluş metni 1948 yılında hazırlanmıştır. Bu metni hazırlayan kurucu ülkeler İngiltere, Fransa, Belçika, Hollanda ve Lüxemburg olmuştur. Anlaşmanın orijinal ismi “Brüksel Antlaşması”’dır. Bu girişime 1949 yılında Amerika Birleşik Devletleri (ABD) katılmış. Washington kentinde Kuzey Atlantik Antlaşması imzalanmıştır.

Bu antlaşmaya sayılan altı ülkenin yanı sıra Danimarka, Kanada, İzlanda, İtalya, İspanya, Portekiz ve Norveç devletleri de katılım sağlamıştır. Örgütün temel amacı ikinci dünya savaşı sonrası oluşan iki kutuplu dünya sisteminde Sovyetler Birliği’ne karşı batı kampında yer almak ve gerektiğinde batı kampı adına kolektif bir savunma örgütü kurmak olmuştur. Kısaca Nato’nun temel tehdit algısı Sovyetler Birliği ve onun müttefik ülkeleridir. Nato’nun ilk genel sektereti Lord Ismay olmuş ve Ismay ilk genel sekreter olarak örgütün amaç ve hedeflerini açıklamıştır.

Bu açıklamaya göre örgütün hedefleri Sovyetler Birliği’ni dışarıda, Amerika’yı içeride ve Almanya’yı aşağıda yani güçsüz pozisyonda tutmaktır. Örgütün kuruluş amacına göre herhangi bir üçüncü ülkenin, bir üye ülkeye saldırması durumunda tüm üye ülkeler saldıran devleti ortak tehdit olarak tanımlayacak ve kolektif bir savunma mekanizması geliştirecekti. Bu savunma mekanizması çoğunluk ile yaptırım uygulamak şeklinde olmaktaydı. Bu yaptırımlar çeşitli olabilmekte fakat genel olarak ekonomik ve askeri düzeyde olmuştur.

Nato’nun Kısa Tarihi

Yirminci yüzyılın ortalarına gelindiğinde Sovyet tehtidi artmaya başlamış ve Kore savaşı gibi sıcak çatışmalar yaşanmaya başlanmıştır. Bu sıcak çatışmalar birliğin müdahale mekanizmasının gelişmesine ortam hazırlamıştır. Bu nedenle 1951 yılında Avrupa Müttefik Devletleri Yüksek Karargâhı kurulmuştur. 1952 yılında Türkiye ve Yunanistan örgüte birlikte katılmıştır. 1954 yılında Sovyetler Birliği örgüte katılmak istemiş, Avrupa’nın güvenliği için kendi katılımını şart görmüştür. Fakat Sovyet karşıtı olan bir oluşum Sovyetlerin katılması örgütün kuruluş amacına ters düşmekteydi bu yüzden Sovyetlerin bu teklifi reddedilmiştir.

Ardından 1955 yılında Batı Almanya örgüt bünyesinde katılmıştır. Bu durum üzerine Sovyetler Birliği 14 Mayıs 1955 yılında bu duruma karşı Polonya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan, Çekoslovakya, Arnavutluk ve Doğu Almanya’nın katılımı ile Varşova Paktı’nı kurmuştur. Varşova paktı Nato’nun doğu kutbuna ait olan versiyonu şeklinde yorumlanabilmektedir. Yüzyıl boyunca bu iki pakt karşılıklı silahlanma çabalarına girmiş ve karşılıklı güç gösterilerinde bulunmaya devam etmiştir. Ayrıca bu iki örgüt soğuk savaşın temsil edildiği örgütler olmuştur.

Nato Amerika’dan Türkiye’ye kadar olan bir bölgede zaman zaman tatbikatlar uygulamış ve gücünü Varşova Paktı’na ilan etmiştir. Sonraki yıllarda iki pakt karşılıklı nükleer silahlanma yarışına girmiş ve Avrupa topraklarında nükleer silah ve füzeler karşılıklı olarak konuşlanmaya başlamıştır. 1974 yılında Türkiye’nin Kıbrıs’a askeri müdahalelerde bulunması Yunanistan’ı kızdırmış ve Yunanistan Nato’nun askeri kanadından çekilmiştir. Yunanistan bu kararını 1980 yılına kadar sürdürmüş ve bu yıl içinde askeri kanada geri kabul edilmiştir.

NATO GENEL SEKRETERİ

1991 yılında Sovyetler Birliği dağılmıştır. Bu gelişme Varşova Paktı’nın da etkisini yitirdiği anlamına gelmekteydi. Bu tarihten sonra Nato’nun en büyük tehditi ortadan kalkmıştır. Bu nedenle Nato’nun amaçları ve bundan sonraki faaliyetleri tartışılmaya başlanmıştır. Bu tarihten sonra Nato, askeri müdahalelerden çok barışçıl ve insani faaliyetler yürütmeye odaklanmıştır. Soğuk savaşın sona ermesi ile Almanya birleşmiş ve bunun bir sonucu olarak Nato çok büyük bir müttefik kazanmış olmuştur. Soğuk savaş sonrası sistemde artık bir dış tehdit aktörü kalmadığından Nato insani müdahalelerde bulunma misyonu üstlenmiştir.1997 yılında Macaristan, Çekya ve Polonya örgüte davet yolu ile katılmıştır.

Yeni kurulan Rusya Federasyonu ile Daimi Ortaklık Konseyi kurulmuştur. Böylece Nato bu ülke ile diyaloglarını geliştirmek istemiştir. 2000’li yıllarda örgüte çok daha fazla ülkenin üye olması ile örgütün etki alanı büyük ölçüde genişlemiştir. Örgüt Basra Körfezi’nde yer alan ülkeler ile de İstanbul Girişimleri adı altında görüşmeler yürütmüştür. 2006 yılında yapılan Riga Zirvesi, Letonya’da yapılmış olması sebebiyle eski Sovyet sınırları içinde yapılan ilk zirve olmuştur. Bu zirvede asıl öncelikli konu enerji güvenliği olarak tanımlanmıştır.

Nato’nun Yürüttüğü Operasyonlar

Soğuk savaş sonrası operasyonlarının niteliği değişen Nato, bu tarihten sonra ilk operasyonunu 1991 yılında Körfez savaşı sırasında yapmıştır. Uçaklar bölgeye Türkiye üzerinden gönderilmiş ve askeri operasyon düzenlenmiştir.

1992 yılında ikinci operasyon Bosna Hersek’de yapılmıştır. Yugoslavya Devleti’nin dağılması ile patlak veren iç savaşta Birleşmiş Milletler de duruma müdahil olmuş ve uçuşa yasak bölgeler ilan etmiştir. Uçuşa yasak bölgelerde yasağı delen Sırp uçakları Nato tarafından düşürülmüştür. BM bünyesinde “IFOR” barış güçleri bölgeye gönderilmiş ve Nato askerleri de bu güçlere katılım sağlamıştır.

NATO’ ya ÜYE ÜLKELER

Nato’nun katılım gösterdiği bir diğer çatışma alanı Kosova müdahalesi olmuştur. Bu çatışmada Nato’nun düşüncesi ile Birleşmiş Milletler tarafından “KFOR” barış gücü oluşturulmuştur. Bu barış gücü çevresinde Kosova ve sivil halk korunacak ve gerekli insani yardım sağlanacaktı.

Ardından Nato’nun kolektif güvenlik maddesi olan 5. Maddesi ilk kez Afganistsan müdahalesinde işletilmiştir. 11 Eylül 2001 tarihinde, El- Kadie örgütünün Amerika Birleşik Devleti’ne saldırması ile bir müttefik ülke ilk kez üçüncü bir ülke tarafından tehdit algılamış bulunuyordu. Bu operasyon ile Nato ilk kez Kuzey Atlantik dışında bir ülkede görev almış bulunuyordu. Nato’nun bölgedeki ilk işi El –Kaide gibi terör unsurlarını başkent Kabil’den uzak tutmak olmuştur. Daha sonraki görevi kurulacak olan geçiş hükümetine meşru bir zemin sağlamak olmuştur. Nato Afganistan topraklarında 2014 yılına kadar kalmış ve ancak bu tarihte ülkeden çekilmiştir.

Nato bu gibi barış gücü ve insani müdahale operasyonlarını 2000’li yıllar boyunca sürdürmüş ve sürdürmeye devam etmektedir. Nato’nun merkezi Brüksel’de bulunmaktadır. Nato bünyesinde görev yapan kişiler, üye üykelerin bizzat seçtiği delegeler olmaktadır. Bu personeller arasında üye ülkelerin diplomat ve büyükelçileri, rütbeli askeri personeller ve sivil temsilciler yer almaktadır. Nato almak istediği kararları 28 üyenin katıldığı bir toplantı sonucu almaktadır. Örgütün en aktif birimi Kuzey Atlantik Konseyi’dir. Bu konsey haftada bir kez üye ülkelerim temsilcileri ile birlikte toplanır. Bunun yanında zaman zaman oluşan kritik uluslararası gündemlerde Dışişleri Bakanları, Savunma Bakanları ya da Devlet Başkanları düzeyinde toplanabilmektedir. Kuzey Atlantik Konseyi başkanlığını Nato genel sekreteri yürütmektedir. Alınacak kararlarda oy birliği aranmaktadır.

NATO GENEL SEKRETERİ KİMDİR?

Esas olarak bir soğuk savaş aktörü olarak karşımıza çıkan Nato’nun soğuk savaş sonrası görevinin sorgulanması ve artık bu örgüte ihtiyaç kalmadığı şeklinde yorumlar uluslararası alanda konuşulmaya başlanmıştır. Örgütün meşruiyetinin sorgulandığı günümüzde Nato’nun misyonu eski sisteme göre değişmiş ve insani müdahale ve barış misyonları olarak devam etmektedir. Bundan sonraki yıllarda uluslararası alanda çatışmaların azalması durumunda örgütün ne işe yarayacağı şimdilik bir muamma olarak kalmaktadır. Önümüzdeki yıllarda olası senaryolara göre akademik çevrelerce analizler yapılmakta ve Nato’nun işleyişi hakkında öngörülerde bulunulmaktadır. Örgütün mevcut genel sekreteri 2014 yılından beri görevde olan Norveç temsilcisi Jens Stoltenberg’tir. Stoltenberg’in yardımcılığı görevini yine aynı tarihten beri Alexander Vershbow yürütmektedir.

Tuzla Gazetesi Blog.

NATO

Yorumlar kapalı.

Bizi Takip Edin