Doğanın Haykırışıdır Deprem!
Doğanın Haykırışıdır Deprem! Sevgili okuyucularımız, ülkemizde 6 Şubat 2023 tarihinde iki büyük deprem meydana geldi. Yüreklerimize ateşler düştü. Deprem hakkında herkesin apayrı yorumları oldu. Bu konu hakkında benim de kendimce bir yorumum bulunmaktadır. Öyle uzman veya bilir kişi yorumlarından daha çok sizlerden biri olarak bir yorum yapmak istedim. Hazırsanız Buyurun başlayalım.
Sevgili okuyucularımız, yerkabuğu içerisinde kırılmalar nedeniyle ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılıp geçmiş oldukları ortamları aniden sarsması olayına deprem denmektedir. Bu depremin terim anlamıdır. Deprem bir doğal afettir. Biz insanoğlu olarak bu duruma karşı maalesef ki dur deyip engelleyemiyoruz. Sadece bilim adamlarımızın, ön görmüş olduğu şekillerde nerede ve kaç şiddetinde olabileceğini biliyoruz. Zamanını asla kestiremiyoruz. Bu yüzdenden aniden hiç bilmeden biz insanoğlunu uykusunda bile yakalayabiliyor.
İnsanoğlu olarak alabileceğimiz tek tedbir evlerimizin inşaatinde sağlam yapmak, inşaat ürünlerinden çalmamak, kaçak yapı yapmamaktır. Ama bence deprem doğanın haykırışı ve bağırmasıdır bana göre. Yıllarca insanoğlu doğanın ne demek istediğini, neler istediğini/ neler istemediğini hiçbir zaman kulak asmadı. Bu dünyada hayvanlar, bitkiler ve insanlar olarak yaşam sürmekteyiz. Ama biz insanoğlu o kadar nankör ve bencil varlıklar olmuş durumdayız ki doğa da tek önemsediğimiz canlı kendimiz olmuş durumdayız. Doğada sesi olmayan, sesi çıkmayan her bir varlığı önemsemiyor ve umursamıyoruz.
Doğa Demek İnsan Demek
Doğa Demek İnsan Demek!.. Doğayı sarsacak, üzecek o kadar çok şey yapıyoruz ve doğaya zarar veriyoruz ki doğa da sesini duyurmak ve kendini duyurmak için doğal afetler ile kendini gösteriyor en büyük haykırışı ise deprem ile oluyor maalesef. İnsanoğlu olarak doğaya o kadar çok zararlar verdik ki sırf kendi isteklerimiz, arzularımız, heveslerimiz yüzünden. Doğayı kirlettik, sularımız, denizlerimiz çöpler ile dolu, ağaçlarımızı kestik yerine asla tekrar ağaç dikmedik, birçok hayvanın evi olan ormanlık alanlara yollar/köprüler/evler, binanalar yapıp inşa ettik, hayvanlara sürekli zarar veriyor ve aç bırakıyoruz bir kap suyu bile esirgiyoruz. Bunlar sadece görüp bildiklerimiz. Doğa da kendisine yapmış olduğumuz bu zulme dur demek istiyor, sesini çıkarmak ve ben buradayım ben de bu dünya üzerinde varım demek istiyor ve maalesef ki (bence) doğa kendini belli etmek için bu depremleri yapmak zorunda kalıyor. Ben bu depremleri ve yaşamış olduğumuz bu felaketleri bu şekilde yorumluyorum.
Bizleri öldüren deprem değil yanlış yapılmış inşaatlardır
Herkesin depremlere yorumu çok farklıydı benim de yorumum ise bu şekilde. Biz bu dünyada yaşayan sessiz varlıların var olması ile yaşayabiliyoruz aslında. Doğa olmadan bizler birer hiçiz. Biz bu dünyada yaşayan her bir canlı ile var oluyoruz. Sesi çıkmayan doğa var olduğu, bitmediği, yıkılmadığı sürece bizler de içerisinde yaşayabileceğiz. Onların izin verdiği sürece barınabileceğiz. Biz insanoğlu kendimizi devasa, güçlü ve her şeyi bilen varlıklar sanıyoruz. Oysa bu depremler ile de görüyoruz ki doğa aslında bizden daha güçlü ve kendini çok güçlü bir şekilde gösterebiliyor. Bizleri öldüren deprem değil yanlış yapılmış inşaatlerdir.
Bu depremler sadece doğanın bir haykırışı ve kendini göstermek istemesidir. Çünkü doğa sesi çıkabilen, konuşabilen bir varlık değildir. Hem bu şekildedir hem de sürekli insanoğluna hizmet etmektedir. Ama biz insanoğlu çok nankör olduğumuz için doğanın bize hizmet ettiğini hep unutuyoruz. Bu yüzden de doğa kendini bir şekilde göstermek zorunda kalmaktadır.
Bize onun canını yaktığımızı göstermek için bize depremler ile canının acıdığını göstermektedir. Bu yüzden doğamıza sesi çıkmayan her türlü canlıyı sevmeli ve onlara karşı kötü değil iyi davranmalıyız. Doğayı önemsemeli ve umursamalıyız. Doğaya kulak vermeli ve bizim doğadan üstün olduğumuzu düşünmemeli onlarla eşit olduğumuzu düşünmeliyiz.
Sümeyye Nur Gündüz
Yorumlar kapalı.