Rus Edebiyatı Klasiklerinden Dostoyevski
Rus Edebiyatı Klasiklerinden Dostoyevski. Bugün siz sevgili okuyucularımızla Rus edebiyatının önemli bir ismi olan ve herkesin severek okuduğu, eserlerinde hem Egzistansiyalizmi (Varoluşçuluk) hem de Nihilizmi (Hiçlik) gördüğümüz, Sigmund Freud için bile önemli bir yazar olan Fyodor Mihailoviç Dostoyevski’yi inceleyeceğiz.
Rus edebiyatı denilince akla birçok isim gelmektedir. Ama en belirgin şekilde akla gelen iki isim vardır ki bunlardan biri Tolstoy bir diğer isim ise Dostoyevski’dir. Hatta öyle ki klasik eserlerle haşır neşir olan insanlar, konu Rus edebiyatı olduğu zaman birbirlerine Tolstoy mu Dostoyevski mi sorusunu sorar ve iki harika yazarın edebi kişiliklerini birbirlerine anlatıp aralarında manidar ve hoş bir tartışma başlatmış olurlar.
Rus Edebiyatı Klasiklerinden Dostoyevski Kimdir?
Dostoyevski, hayata Mihail ve Mariya’nın oğlu olarak 11 Kasım 1821 tarihinde Moskova’da gözlerini açmıştır. Çarlık Rusya döneminde dünyaya gelmiş 9 Şubat 1881 yılında da dünyaya gözlerini kapatmıştır. Ve artık Dostoyevski’nin inişli çıkışlı hayatı 11 Kasım 1821 tarihinde başlamıştır. Mihail ve Mariya’nın altı çocuğundan ikinci çocuklarıdır. Dostoyevski, sarhoş bir baba ve hasta bir anneye sahipti. Ayrıca babası çok fazla katı ve diktatör bir adamdı.
Dostoyevski’nin yaşamış olduğu hayatı, yazmış olduğu eserlerini çok fazla etkilemiştir. Dostoyevski ilköğrenimini Moskova’da yapmış annesi tüberkülozdan öldüğünde ise babasının isteğinden dolayı çok sıkı bir disiplinle yöneltildiği bilinen Petersburg Mühendis Okulu’na gönderilmiştir. Dostoyevski aile açısından çok şanslı biri olamamıştır. Evde en iyi anlaştığı ve Petersburg Mühendis Okulu’nda geçirmiş olduğu dönemde en çok görüştüğü kişi kardeşi Mihail olmuştur.
Dostoyevski babasının ani ölüm haberini Moskova’da okurken almıştır. Bu haber kendisini ağır bir depresyona ve ilk ciddi epilepsi nöbetini geçirmesine neden olmuştur. Bunun nedeni ise Dostoyevski’nin babasının ölmesini istemesi ve ölümünden kendisini sorumlu tutmasıydı. Çünkü Dostoyevski sürekli babasının ölmesini düşündüğü için babasının öldüğünü düşünmekteydi. Dostoyevski, okulunu bitirdikten sonra asteğmen rütbesiyle atanmıştır ama görevde sadece bir sene kalabilmiştir. Askerlikten nefret etmektedir ve daha fazla kendince bu ızdıraba dayanamayan Dostoyevski, bir senenin sonunda görevinden istifa etmiştir. Çünkü Dostoyevski yazar olmak istiyordu asker veya mühendis değil. İyi ki böyle bir isteği olmuş yoksa dünyanın en sevilen, en çok okunan bir Dostoyevski’si olmayabilirdi.
Dostoyevski ilk kitabı olan İnsancıklar
Yazar olmak isteyen Dostoyevski ilk kitabı olan İnsancıklar’ı 1846 yılında 25 yaşındaki iken yazmıştır. Bu yazmış olduğu eseri ilk başta yayınlamak istememiştir. Ama yayınladıktan sonra birçok eleştirmenden olumlu yönde eleştiriler almıştır. Dostoyevski daha sonra sırasıyla Öteki, Ev Sahibesi ve Beyaz Geceler adlı eserlerini yayınlar ama İnsancıklar adlı eserindeki başarısı gibi olmaz ve bu Dostoyevski’yi bir buhrana sürükler ve yazarlıktan vazgeçmeye karar verir. Yazarlıktan vazgeçen Dostoyevski politikaya atılır ve Liberal gençlerimizin olduğu bir gruba dahil olur. Politikayla ilgilenmeye başlayan yazarımız sıkı bir Rus milliyetçisidir. Artık politik şiirler yazmaya başlamıştır. Rus Edebiyatı Klasiklerinden Dostoyevski’ye politika da hiç iyi gelmemiş hatta daha kötü sonuçlar doğurmuştur kendisi için.
23 Nisan 1849 tarihinde arkadaşları ve ağabeysi ile devlet aleyhinde bir komploya karıştığı gerekçesiyle tutuklanmış ve bir hücreye koymuşlardır. Her şeyden bihaber olan Dostoyevski, sekiz ay boyunca hücrede kalmıştır. Hücrede geçirmiş olduğu süre onu daha çok buhrana sürüklemiştir. Sekiz ayın sonunda idama mahkum edilen Dostoyevski ve arkadaşları tam idam edilecekleri zaman bir af mektubu ile hükümet tarafından idam cezası, dört yıl kürek ve altı yıl adi hapis cezasına dönüştürülmüştür. Kısaca politikadan da umduğunu bulamamıştır sevgili yazarımız. Sibirya’ya sürgün edilmiş ve bu cezadan dolayı sara nöbetleri de artmış bu yüzden çok sık hastaneye gitmek zorunda kalmıştır. Sürgün hayatı biten ve kürek cezasından kutulan yazarımız er rütbesi verilmiş ve daha sonra subaylığa kadar yükselmiştir. İşte askerliği sevmeyen Dostoyevski için bazı şeyler kaçınılmaz olmuştur.
Ordudan terhis edilip özgürlüğüne kavuşan Dostoyevski Petersburg’a dönmüştür. Sürgünden dönen Dostoyevski abisi ve arkadaşları N.N. Strahvoov ile birlikte Zaman ve Dönem isimli iki dergi çıkarmışlardır.
Dostoyevski Kitapları
Maddi durumu biraz düzelmiş olan yazarımız bu dönemde boş durmamış ve Ölü Evinden Anılar ve Ezilenler adlı romanlarını yazmış adından tekrar söz ettirmiştir. Sara nöbetleri gittikçe artan yazarımız için doktorlar kısa süreli seyahet etmesini önermiştir. Bunun üzerine Dostoyevski hayali olan Avrupa Turuna çıkmış Fransa, İngiltere ve İtalya’ya gitmiştir. Rus Edebiyatı Klasiklerinden Dostoyevski. Rusya’ya geldiğinde kendisini kumar borçlarından dolayı alacakları beklemektedir. Bu yüzden çok fazla sıkıntıya düşen yazarımız yazamadığı romanların avanslarını alarak yaşamaya başlamıştır.
Bu şekilde yaşamanı sürdüren yazarımız 1864 yılında Yeraltından Notlar adlı eserini daha sonra 1866 yılında Kumarbaz adlı eserini yayımlamıştır. Ve işte herkesin severek okuduğu ve bilmiş olduğu eseri olan Suç ve Ceza’yı Roussky Slovo dergisi için uzun bir hikaye olarak tasarlamış ve yazmıştır. Bu şekilde hayatını sürdüren ve yazmaktan artık korkmayan ve sürekli yazan Dostoyevski eserlerini yazdırmak için Anna Grigoriyevna Snitkina’yı işe almıştır. 45 yaşlarına gelmiş olan yazarımız yazarlığını konuşturacak bir şekilde Anna’ya evlilik teklif etmiş ve Anna ile evlenmiştir. Ölümüne son 3 ay kalmıştı Dostoyevski’nin ve bu son üç ayda kendisinden çok fazla söz ettirecek ve ustalığını kanıtlamış olduğu bir eseri yazıyordur. Karamazov Kardeşler. Bu eserini tamamladıktan üç ay sonra 9 Şubat 1881 yılında tam 60 yaşında hayata gözlerini kapatmış olur. Bu dünyaya yazarlık hayatı boyunca 12 roman, 2 edebi olmayan yazı, 20 kısa öykü ve iki tane dergi bırakmıştır.
Rus edebiyatının önemli isimlerinden biri olan Dostoyevski elbette ki bu anlatılanlarla sınırlı olan bir yazar değildir. Dostoyevski’yi en güzel ve en gerçekçi anlatan yazmış olduğu eserler desek çok yanlış bir söylem söylemiş olmayız. İnişli çıkışlı bir hayatı olan Dostoyevski Dünya Klasiklerine çok güzel eserler bırakmış olup hala büyük bir merakla ve heyecanla okunmaktadır. Siz sevgili okuyucularımız en daha önce hiç Dostoyevski okudunuz mu ? Peki en sevdiğiniz eseri sizin için hangileriydi?
Yorumlar kapalı.