Bir Fincan Kahve
Bir Fincan Kahve! Bugün sizlerle en çok sevilen ve tüketilen bir içecek olan kahvenin kısa tarihine bir bakalım. Dünyada çaydan sonra en çok tüketilen içeceğin kahve olduğunu söyleyebiliriz. Hemen hemen herkesin severek tükettiği ve birçok çeşidi olan kahve Etiyopya’da bulunduğu düşünülen bir içecektir. Gelin tarihine daha detaylı bir şekilde hep birlikte bakalım.
Kahve bir bitki türü olup ana vatanı Habeşistan olduğu düşünülmektedir. 15. yüzyıldan sonra Yemen’de tanınmaya başlayan kahve, Yemen’den sonra Arabistan Yarımadası’na daha sonra Mısır’a Suriye’ye ve en sonunda Anadolu’ya kadar gelmiş ve şöhreti iyice yayılmıştır. Şöhreti yayılan kahvenin zamanla çeşitli türleri olmaya başlamıştır. Kahve bitkisinden elde edilen kahve, kahve bitkisinin çekirdeklerinden elde edilmekte ve toz haline getirilip sıcak su ile karıştırılıp içecek olarak tüketilmektedir.
Kahvenin ilk kullanıma dair çok çeşitli efsaneler
Kahvenin ilk kullanıma dair çok çeşitli efsaneler bulunmaktadır. Bunlardan biri ve en bilindik efsanesi ise şu şekildedir: Etiyopyalı bir keçi çobanı olan Halid meçhul bir bitki olan meyvelerini tüketen keçileri gözlemlemiştir. Bu meçhul bitkinin keçilerde uyarıcı bir etkisi olduğunu ve keçilerin çok fazla enerjik olduğunu görüp fark etmiştir.
Daha sonra kendisi de bu meyveleri denemiş ve keçilerde olan aynı durumu yaşamıştır. Etiyopyalı keçi çobanı Halid, yaşamış olduğu bu durumu zamanın din adamına bildirmiş ve bu meçhul meyveler hususunda birkaç deneme daha yapmıştır ve bugünkü severek tükettiğimiz kahve keşfedilmiştir. Bu anlatılan efsane en meşhuru olup miladı 800’lü yıllara kadar uzanmaktadır. Bu efsane batı edebiyatında da fazlaca ilgi görmektedir.
Kahvenin anavatanı Etiyopya
Kahvenin anavatanı olan Etiyopya’da, kahve bitkisi bölgede yaşayan halk tarafından un haline getirilip ekmek olarak yapılmaktaydı. Kahve bitkisinin meyveleri kaynatılıp ilaç olarak da kullanılmaktaydı. Ayrıca bu bitki “sihirli meyve ” olarak da adlandırılmaktaydı.
Öyle ki kahvenin faydalarına baktığımız zaman, enerji vermesinin yanı sıra hafızayı güçlendirdiği, kilo vermeye yardımcı olur. Ayrıca kabızlığı önlediği, baş ağrısına iyi geldiği, bağışıklık sistemini güçlendirdiği, cilt kanserini önlediği ve prostat kanseri riskini azalttığı ve kadınlarda depresyon riskini azalttığını söylememiz mümkündür.
Bu faydalarını bile saydığımızda kahvenin “sihirli bir meyve” olduğunu görmekteyiz. Ama tabi her şeyin fazlası zararlı olduğu gibi kahveyi de yeterli seviyede tüketmek gerekmektedir. Kahve içmenin Çok faydalı olduğunu düşünüp aşırılığa gitmenin de zararlı olabileceğini bilmek gerekir. Her şey dozunda güzeldir.
Ülkemizde Kahve ne zaman meşhur olmuştur?
Ülkemizde de çok sık tüketilmeye başlayan kahve, ülkemize Kanuni Sultan Süleyman döneminde Yemen Valisi Özdemir Paşa tarafından İstanbul’a getirmiştir. Yemen Valisi Özdemir Paşa, kahveyi severek tükettiği için İstanbul’a da getirmek istemiştir. Kahve, İstanbul’da o kadar meşhur olmaya başlamıştır ki sarayın mutfağına girmeyi başarmış hatta sarayda olan görevler içerisinde “kahvecibaşı” adında bir rütbe bile eklenmiştir.
1544 yılında ilk kahvehane açılmış ve artık Osmanlı halkının da en sevdiği içecek haline gelmiştir. Osmanlı topraklarına bu şekilde gelmiş olan kahve Osmanlı topraklarında yetişmemektedir. Ama baktığımız zaman kahveyi dünyada en meşhur eden ve tanıtan Osmanlılar olmuştur. Hatta öyle ki pişirme ve yapılma teknikleri açısından dolayı bizde milli bir isim Türk Kahvesi olmuş ve dünyaya bu şekilde kendisini kabul ettirmiş. Kahvenin dünyaya yayılış şekli ise İstanbul’a gelen Venedikli tacirlerin kahveyi Venedik’e götürmesi ile başlamıştır.
Ülkemizde Bilindik kahve çeşitleri ise şöyledir:
- Türk Kahvesi
- 2.Espresso
- 3.Cappuccino
- 4.Americano
- 5.Latte
- 6.Macchiato
- 7.Mocha
- 8.Filtre Kahve
Hepsi birbirinden lezzetli olan bu kahvelerden hangileri sizlerin tercihi?
Gerek kokusu, gerek içmesi keyif veren kahvenin muhabbetleri de farklı olabilmektedir. Hatta atalarımız Bir fincan kahvenin kırk yıl hatrı var demişlerdir. Çünkü bir fincan kahve ile yapılan her muhabbet kıymetli ve değerlidir. Kitap okurken, çalışırken, keyifli bir muhabbet eşliğinde, sabahları uyanmak için, yorgunluk için kısaca hayatımızın her anından kahveye ihtiyaç duyuyoruz ve tüketiyoruz.
Bu denli çok fazla tüketilen kahve, petrolden sonra en çok ihracat edilen bir ürün haline gelmiştir. Kahve üretiminde Brezilya dünyada bir numaralı ülkedir. Brezilya’dan sonra Vietnam, Vietnam’dan sonra ise Kolombiya gelmektedir. Kahvenin tadı ve aroması da üretilen yerler kadar çok önemlidir. Bir kahve muz ağaçlarının gölgesinde yetişiyorsa daha aromatik bir tadı olurken, yanardağın eteklerinde yetişen bir kahve kül gibi kokmaktadır.
İşte olmazsa olmazımız arasında yer alan kahve, efsaneye göre bir çoban tarafından keşfedilmeseydi bugün kahve diye bir içeceği belki de hiç bilmeyecek ve toprağın bize sunmuş olduğu bu eşsiz güzellikten mahrum kalacaktık. İlginizi çekebilir; Tuzladaki Kafeler nerededir?
Büyük bir keyifle içtiğimiz kahve için son olarak şu güzel sözü söylemek isterim; ‘Gönül ne kahve ister ne kahvehane, gönül sohbet ister kahve bahane’…
Yorumlar kapalı.